31 Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde başlayan Koronavirüs hastalığı yalnızca birkaç ay içerisinde milyonlarca kişinin enfekte olmasına neden olan bir küresel hâline geldi. Salgın yaşamın her alanını, özellik de sağlık hizmetlerine erişim olanaklarını oldukça etkiledi.
Koronavirüs’ün başlangıcından itibaren diş hekimleri, sadece acil ve hayatı tehdit eden tedavi hizmetlerini vermekle görevlendirildiler. Düzenli kontroller, estetik diş tedavileri, Sağlık Bakanlığının diş hekimlerine gönderilen bildirgesince kısıtlandı. Buna eşzamanlı olarak Türk Diş Hekimliği Birliği tarafından biz hekimlere gönderilen bildirgede de, hastanın son yurtdışı seyahatlerinin değerlendirilmesi, tedaviden önce temassız ateş ölçme, dezenfeksiyona ve hijyene ekstra önem verilmesi, koruyucu ekipmanların uygun kullanımı, her hastadan sonra otoklav sterilizasyonu, rubberdam (kauçuk tükürük koruyucu) kullanımı, işlem öncesi hastaya %1 hidrojen peroksitli gargara yapılması, dezenfeksiyon sıklığının artırılması ve aerosol üreten diş tedavileri için “high volume evaculator” cihazının kullanılması gibi tedavi prosedürlerine birçok kısıtlamalar getirildi. Bütün bu tedbirlerin nedeni, Covid-19 virüsünün başlıca bulaş yolunun havadaki enfekte aerosoller aracılığıyla olması ve diş tedavilerinin özellikle bu riski artırmasıydı. Bu yüzden sağlık mesleği mensupları, özellikle diş hekimleri, hastalarla yakın temastan dolayı yüksek enfeksiyon riskine maruz kaldılar.
Sağlık sorunları erteleniyor
Covid-19 salgının fiziksel sağlık üzerindeki etkileri tartışılmaz olsa da psikolojik sağlık üzerinde hâlâ daha devam eden ve çok daha yıkıcı olan etkilerinin olduğu aşikâr. Türkiye’de yapılan bir ankete göre insanların çoğu Koronavirüs salgınından dolayı kaygı duyuyor ve sağlık sorunlarını, eğer acil değilse, ertelemeyi tercih ediyor. Çoğu hastada çaresizlik, üzüntü, huzursuzluk ve öfke gibi duyguların ortaya çıkması, duygusal hassasiyet, uyku veya yeme düzeninin bozulması, artan alkol-tütün kullanımı gibi bir takım psikolojik yan etkiler ortaya çıkıyor. Ve tüm bunlar hastaların herhangi bir sağlık tedavisinde, tedaviye olan güvenini ve hastanın tedavideki işbirliğini azaltıyor. Özellikle de salgın hastalıklar gibi toplumsal düzeyde korku uyandıran durumlar, depresif bozukluk ve bipolar bozukluk hastalık dönemlerini (depresif duygudurum veya mani/hipomani) tetikleme riski taşıyabiliyor. Fakat salgının psikolojik etkileri sadece hastalarla sınırlı değil. Mevcut çalışmalar diş hekimleri arasında da enfeksiyon kapma endişesinin ve korkusunun olduğunu gösteriyor.
Yazan: Dt. Binnur Artkıy Erfidan